Sosyal Medya Hayatımızın Neresinde?
Toplum günden güne küreleşirken ağ yapıları da değişmektedir. Sosyal medya da etik değerlerde değişmeye başlamıştır. Sürekli kendine yabancılaşan toplum tüketim toplumuna ayak uydurmaya çalışırken etik değerlerden günden güne değişmeye başlamıştır. Castells, ağ toplumuna, insanlığın gelişiminin üstün bir aşaması olarak ulaşılacak bir yer olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, asıl sorunun bu yeni tarihsel alanımızın, yani içinde yaşadığımız dünyanın hatlarının iyi kavranılması gerektiğini vurgular. Sosyal medya bizlere kitleye daha fazla üretim satarak, para harcayarak fakirleştiğimizde aslında alınan ürünler ile zenginleştiğimizi ve ürünü satın alırken reklamlarda görülen o kişi olacağımızı sanıyoruz. Kıskanma duygusu ile gelişen ürünler bize kim olmamız gerektiğini sunmaya çalışmaktadır. Sosyal medya da gösterilen olguyu değil göstermek istediğimiz olguyu satın alıyoruz. Burada etik değerlerden bahsetmek mantıksız olur. Çünkü alınan ürüne değeri bizler atfediyoruz.
Sosyal Medya Hayatımızın Neresinde?
Sosyal medya artık her yönüyle hayatımızın çoğunu ele geçirmiş durumdadır Güncel haberleri bile sosyal medyadan takip etmekteyiz. Öyle ki günümüzde, televizyon ve gazetenin bile yerini almış durumdadır Bu mecralarda ki her türlü haberi sosyal medyalardan öğrenebiliyor, hatta bu konularda tartışmalar yapıp destekler bile vermekteyiz. İnsanlar sosyal medya araçlarına eskisinden daha kolay bir şekilde ulaşabilmektedir. İnternetin her evde olması, online eğitimler bile artık uzaktan devam etmektedir.
Sosyal Medyadaki Hollywoow Ve Burjuva Kavramları
Hollywood ve burjuva kavramları ve sosyal medyaya yeni çıkan efektler kültür endüstrisidir. Popüler kültürün yarattığı her karakter çağları ve toplumları temsil etmektedir. İnsanların etik anlayışını düşüncelerini iki şekilde değiştirmektedir. Kahramanlar ideolojik propaganda işlevi görmektedir. Hollywood bu kahramanları kapitalist ideolojiyi örtülü biçimde yansıtarak statüyü korumaya yardımcı bir nesne olarak kullanmaktadır. Durumlar böyle olunca bizi sınıf bilincinden koparak sınıf bilincini daha da aşağı çekerek sınıfların doğal göründüğünü bize göstermektedir.
Yoksulluğun sürekli arttığı ülkelerde gelişme batılı tarzda olmuştur .Küreselleşen tüketim anlayışı ile dünyaya yayılmasındaki en etkili rol buradaki küresel bağlantılardır. .Gelişmekte olan ülkelerde tüketim çağdaşlıkla, batılı olmakla ve moderinzm ile özdeşmektedir. Bu mit günümüz film dizilerinde hala geçerlidir. Bu ortamlarda medya sahipliği de yükseliş göstermektedir. Kamu yayıncılığından özel yayına gidildikçe farklı yayınlar ortaya çıkmıştır. Kamuya bilgi vermek yerine, amaçlarını farklı hala getirmişlerdir. Artık alınan ürünler bireyselcilik adı altında alınmaktadır. Bireyin tükettiği ürünleri ve bu ürünlerin kullanımıyla gelen farklılığı bireyselciliğin seçkinliği temsil etti diyebiliriz.
Yaşam tarzı toplumların sosyo kültürel yapılarına ve bireylerin bu yapıdaki konumlarına bağlı olarak bir kişi veya bir gruba ait yer, zaman, boş zaman gibi kelimelerin kullanış biçimidir. Yaşam tarzları modern dünyadaki farklılık ve dikkat çekiciliğe dayalı olarak ilerlemektedir. Bir kişi veya grup tarafından paylaşılan tüketim modeli mal ve hizmetlere odaklanan bir yaşama modeli haline gelmiştir. İnsanları birbirinden ayıran yaşam kalıpları vardır. Dövme, giyim tarzı, yiyecek içecek tercihleri gibi. Yaşam tarzları karşımıza “Kendini gerçekleştirmek” ilkesi ile “Sağlıklı Yaşam” aynı kategoride yer almaya başlamıştır. Üretimden çok tüketime meyilli olan kitleler 1980’den sonra sınıf farkının gelişmeleriyle ilk altyapıları hazırlandı. Hedef kitle kitlesizleştirilerek verilen her mesaj medya içeriğine göre oluşmaya başlanmıştır. Bu gelişmeler belirli ürünler kullanarak kendilerini diğer kitle ile arasına fark koyan bir kitleyi oluşturmuştur.İki yaşam tarzından biri yükselirken diğeri ötekileştirilmiştir. Yükselen kişi klas ve moder olmayı satın aldığını düşünmektedir.Bu şekilde daha farklı deyimler deneyerek en iyisi olmak uğruna kendinden yabancılaşan bireyler haline gelmekteyiz. Bu şekilde etik değerlere de uzaklaşmış oluyoruz.